Yetimlik zor. Hikaye bu ya, adamı dövüyorlarmış. Adam "Ah, arkam!" demiş. Demişler ki, "Biz senin sırtına vurmuyoruz." O da demiş ki, "Benim arkam olsaydı, siz beni dövemezdiniz." Babamdan Allah razı olsun, okul işlemlerimi başlatmıştı. İsmail amcam beni okula teslim etti. Köyde kalsaydım, babam ölmüştü ve daha zor bir duruma düşerdim. Üç öğün yemeğim veriliyordu, parasız yatılıydım. Küçük yaşta gurbette olmak elbette zordu.
Gelmeyen Ziyaretçi
Okul güzeldi, yeni arkadaşlarım olmuştu. Öğreniyorduk. Fişler, dersler derken günler gelip geçiyordu. Zaman zaman arkadaşlarımın ziyaretçileri geliyordu. Bazı arkadaşlarımın ziyaretçileri gelince beni de çağırıyorlardı. Özellikle Kütahyalı arkadaşlarım Fatih Gündüz, Halil İbrahim ve Mehmet Kuş kardeşler... Daha sonra defalarca Kütahya, Gediz, Ilıcasu köyüne gitmek nasip oldu. İnsan, sevdiklerini görmek istiyordu. Birilerinin ziyaretçileri gelince, ben gizli gizli ağladığımı hatırlıyorum.
İlk Ziyaretçim
Bir gün, ilk ziyaretçim olan İsmail amcam geldi. Aynı zamanda harçlık da bıraktı. Annemin gönderdiklerini ise hizmetli ablalar alıp yemişler, benim haberim bile olmadı. Daha sonraları annem evlendi ve zaman zaman beni ziyarete Musa amcam geldi. Annem ölünce de velim Musa amcam oldu. Akrabamızdan sessiz, içine kapanık bir adamdı. Ama bana çok faydası dokundu. O da rahmetli oldu.
Ben bu konuda çok hassas olduğum için, benden sonra körler okuluna yerleştirdiğimiz akraba görmeyenleri ziyaret etmeye çalıştım. On yıl öncesine kadar okulla bağlantım kesilmedi. Dernek faaliyetleri nedeniyle de okulla görüşmelerim oldu.
Önemli duyuru ve haberler hakkında mail almak için kaydolun
© Salih Arıkan Tüm Hakları Saklıdır. Yazılım ve Tasarım Mek Tasarım