İnsanlar gerçekten yardıma muhtaçsa toplanıp yardım edelim. Ama bu isteme hastalık olmuş bazılarında. Kimin ihtiyaç sahibi olup olamadığını anlamak zor. Ramazan geldi mi isteyiciler kapımızı çalmaya başlıyor. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bize yardım gelirse sadece üyelerimize yardım ediyoruz. Üyelerimizi de tanıdığımız için durumlarını biliyoruz. Adam çalışıyor. Devlet kurumlarına başvursa yardım alamaz ancak kredi kartı ve birçok borcu olmuş. Kendisinin hatası var diye çocuklarını da cezalandırmak yanlış olur. Bazen partiler dernekler engellilere yardım ediyor. Bizim bazı arkadaşlarımızın da hoşuna gidiyor. Bu işi meslek haline getiren ve her kişi ve kurumdan yardım isteyen bir kitle oluştu. Bir gün derneğe biri geldi. Bana ne vereceksiniz dedi. Bende ortaya beraber ne koyarsak onu birlikte harcayacağız dedim. Bir gün bir arkadaş vardı bizim sırtımızdan geçinmeyi severdi. Bir gün dedi ki dolapta ne var bakayım dedi. Bende ne koyduysan o var dedim. Köyde benim bir akrabam var. Rahmetli annemden borç istiyor. Ana cazımda keçenin altından veriyor. Daha sonra bu olay bir kaç kez tekrarlanıyor. Bir gün parayı vermiyor ve tekrar istiyor. Annem keçenin altına bakıyor. Diyor ki keçenin altında yok o yüzden veremem. Önce aldığını verecek ki sonra tekrar yüzü olsun. Biz elimize bir şeyler verilince hoşumuza gidiyor. Hâlbuki derneğe erzak istemeye değil de haklarını öğrenmeye ve onu korumaya çalışsa benim daha çok hoşuma gider. Balık yemeyi değil de balık tutmayı öğrenmemiz gerekir. Almaya değil vermeye alışmalıyız. Peygamberimiz veren el alan elden üstündür der. Gerçek fakirleri bulup yardım ediniz.Salih ARIKAN
Önemli duyuru ve haberler hakkında mail almak için kaydolun
© Salih Arıkan Tüm Hakları Saklıdır. Yazılım ve Tasarım Mek Tasarım