Ağaç kabukları

Makalelerim 2025-01-02 23:49:04

Dün gece TRT Radyo 1’de ağaç kabukları diye güzel bir oyun vardı.Yatılı okulda yaşanan bazı olaylardan bahsediyor bir kısmında. Ziyaretçisi gelmeyen kahramanımız bir köşede gizli gizli ağlıyor. Benim için güzel bir terapi oldu. Bende okula başlamadan önce babamı kaybetmiştim. Öldüğünü dahi yarıyıl tatilinde öğrenmiştim. Tabi annem beni ziyaret edemiyordu. Onunda ayrı sıkıntıları vardı. Ben İzmir'de okudum. Ve Akhisar neredeyse bağırsan duyulacak yakınlıktaydı. Benimde ziyaretçim gelmezdi. Yarıyıl ve yaz tatillerinde eve gidebilirdim. Arkadaşlarımın ziyaretçileri gelir ve ben onları görürdüm. Çocuktuk ve aile sıcaklığı değil bir yatılı okulun duvarları arasındaydık. Bende bir kenara çekilir ağlardım. Dünkü oyun hatıralarımı canlandırdı. Gözlerimden bir iki damla yaş olarak zihnime Hücum etti. Bazı arkadaşlarım ziyaretçileri gelince beni de çağırırdı. Onlarla oturur sohbet ederdik. Bazen öyle bir olay oluyor ki eski sıkıntılı günler hatıralarınızda canlanıyor. Şimdi geriye baktığımda epey sıkıntılar yaşamışım. Çok şükür rahat bir hayatım var. Şimdide bazı sıkıntılarım var. Ama artık hayattan neleri beklediğimi biliyorum. Uzun yıllar benim en iyi öğretmenim oldu. Tabi bana ciddi anlamda faydası olan ve kişiliğimin oluşmasında faydası büyük olan ramazan sözal hocamı unutmam mümkün değil hayata dair sorularımla dedemi bunalttığımı unutmuyorum. Bizim dedemle ilişkimiz biraz Necip Fazıl ve dedesiyle olan bir ilişki gibi güçlü bir iletişimdi. Babamla uzun soluklu bir zaman geçiremedik. Silik bir hatıra olarak zihnimde akrabalarım hep söyler hep seni omzunda gezdirirdi rahmetli derler. Bende onunla dinlediğim türküleri duyunca bir hoş olurum üçyüz atmış beş gün yandı hayândı Fadime Güneşin evladım diyerek türküsünü her dinlediğimde babamı hatırlamamak mümkün değil. Yatılı okulda özellikle Cumhuriyet lisesinde fikri mücadelemde bana destek veren öznur hocam Hasan Güzeler Yaşar Uyar Musa Kaçar ve diğerleri gönlümde ayrı yerleri olanlar. Hep sorardım kafama takılan bir soru olursa doğru Yunus Emre Camiinde Fevzi ve Ömer hocama sorular sorardım. Kitap okuma imkânımın az olduğu günlerdi. Sevgili arkadaşım orta üçte beni milli gençlik vakfıyla tanıştırmıştı. Oradan kasetler alır dinler geri verirdim. Fikri yapımın oluşumunda orta sonda özel radyolar açılmıştı. Akra ve diğer radyoları daha çok dinliyordum. Çünkü ben bir şeyler dinleyip öğrenmek istiyordum. Akra FM’in bölgesel yayınları vardı. Bana kaset toplamışlar ve o toplanan kasetlere kitap okutmuştum. Mücadele mücadele belki mücadelenin şekli değişti ama mücadele hiç bitmedi bitmeyecek. Tiyatroda ağaç kabuklarından eşyalar yapıyordu. Ağaçtan bağımsız olan kabuklar farklı oluyor ve geçmişiyle bağını kopararak farklı bir kişi olmayı istiyordu. Ben oysa köklerinden koparılmaya çalışılan köksüz ve dalsız hale getirilmeye çalışılan bir Milletin kökleriyle ancak bir çınar gibi binlerce yıl yaşayabileceğini düşünüyorum.Salih Arıkan,Tel:0506 514 96 93



Not: Makale koleksiyonum, 2018, 2019, 2020 ve günümüzde yazdığım çalışmalarımı içermektedir. Bu nedenle, eski makalelerimi okurken güncel gelişmelerle tam olarak örtüşmeyen noktalar olabilir. Bu durumun sizi şaşırtmamasını temenni ederim.

Salih Arıkan
36 0

0 Yorum

Yorum Yap

Bize Ulaşın

slh.arikan@gmail.com

0506 514 96 93

Takip Et
Galeri

© Salih Arıkan Tüm Hakları Saklıdır. Yazılım ve Tasarım Mek Tasarım